Altının Tarihçesi

Tarih boyunca uğruna savaşlar yapılmış altına tutkun olmayan millet yoktur. Yüzyıllar boyunca üllkelerin zenginliği altınla ölçülmüştür. Hükümdarlığın simgesi olmuştur altın... Şark hükümdarlarının değerli taşlarla süslenmiş som altından tahtlarından, Avrupa krallarının başlarındaki taca kadar iktidarın sembolüdür altın... Tarihte bilinen kayıtlara göre Mısır hükümdarları zamanında M.Ö. 3200 yıllarında, altın darphanelerde eşit boyda çubuklar halinde çekilerek para olarak kullanıldı. İspanya Kralı Ferdinand ile Kraliçe İzabella'nın Kristof Kolomb'u gemilerle Hindistan'a göndermek için yola çıkarmalarının arkasında da altın elde etmek arzusu yok muydu? Hindistan diye yola çıkan Kolomb'un bilmeden Amerika kıtasını keşfetmesi altın hevesiyle, altının dayanılmaz cazibesiyle olmamış mıdır? Peru’da M.Ö. 2000 yılına ait altın zinet eşyaları kalıntılarına rastlanmış olup, Amerika Kıtasındaki Aztekler ve Inkaların da altına tutkun oldukları bilinmektedir. Altına önem verenler arasında; Yunanlılar, İranlılar, Makedonyalılar, Asuriler, Sümerler ve Lidyalıları saymak yerinde olur. M.Ö. 550 yıllarında ise Lidya Kralı Krezos, altını para olarak (sikke) bastırmış ve altının para olarak basılması ile de ticaret artmıştır. Şehirler zenginleşmiş ve dünya yeni bir refah devresine girmiştir. Türk boylarında İskit ve Sormatların (M.Ö. 1000) milli kahramanları konu alan altın toka yapımında ileri oldukları bilinmektedir. Dördüncü ve dokuzuncu yüzyıl aralarında ise altın kase, vazo işçiliğinde en güzel örnekleri vermişlerdir. Bu eserlerden bir kısmı New York, Morgan kolleksiyonunda teşhir edilmektedir. Türkler müslümanlığı kabul ettikten sonra altından eşya yapımını azaltmışlardır. Altın eşyayı sadece süs olarak kullanmışlardır.

Hayatımızda Altının Durumu

Hemen hemen tüm doğal maddelerde, çok küçük oranlarda da olsa altın bulunuyor. Hatta, insan bedeninin bile küçük bir altın madeni olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ağırlığa göre, vücudun milyarda 100'lük bölümü altın... Yani bu, 70 kg. ağırlığında bir kişinin vücudunun farklı bölümlerindeki toplam altın miktarının 7 mg. olduğu anlamına geliyor. Yine aynı kiloda bir kişinin vücudunda 980 gram kalsiyum bulunuyor. Dünyanın madeni çekirdeği, her tonda 1,5 gram altınla zenginleşmiş durumda. Yerkabuğunda ise, bir ton kayada sadece 5 mg. altın barınıyor. Kuşkusuz, bu miktarlardaki altını bulmak çok kolay değil...
Altın, yerkabuğunda izole atomlar halinde serpilmiş ve kayaları oluşturan minerallere karışmış şekilde bulunuyor. Bu değerli metal okyanus sularında da gizli... Her litrede 0,002 mg. yani toplamda 20 milyon ton gibi astronomik bir miktarda. Kulağa çok etkileyici gelmekle birlikte, deniz suyundaki altını seçip çıkarmak, toplanacak altının değerinden çok daha büyük maliyetleri gerektiriyor. Altın arama işlemlerinde en büyük şans ise, altının kümelenmeye uygun bir yapı göstermesi ve maden yatağı adı verilen oluşumlara yönelmesi. Maden yatağının oluşumu, jeolojik yapıya göre farklılıklar gösteriyor. Genel olarak iki ana türü var: birincil ve ikincil maden yatakları. Altının ayar damgasıyla ilgili kanunlar 1478'e kadar değişmedi. Ancak her ülke, ayar damgasıyla ilgili olarak kendi kanunlarını uygulasa da, altının evrensel değeri kıratla belirleniyor ...

Altınınız kaç ayar?

Altının saflığı "kırat"la (ayar) ifade ediliyor. Bu sözcük, Arapça "kirat"tan geliyor. Arabistan'da değerli madenlerin keçiboynuzu ağacının taneleriyle tartılması, bu sözcüğün Arapça'dan gelmesinin nedeni. Saf altın 24 kırat... Bir yüzüğün 18 kırat olması, 18'lik bölümünün saf altından, geri kalan kısmının ise başka metallerden oluştuğu anlamına geliyor. 19. yüzyılda, altının değerini ifade etmek için "binler" sistemi getirildi. Buna göre 18 kırat altının ayar damgası 750 olarak tanımlanıyordu. Yani 750'lik bölümü saf altın 250'lık bölümü diğer metaller... Altın külçeleri... - Kimyasal simgesi olan Au , Latince'deki "aurum"dan (parlamak) geliyor. Kuyumcu tartısıyla 31,1 gr'lık altın, uzatıldığında 54 km'lik bir tel oluşturabiliyor. Yine ezildiğinde ve uzatıldığında, 4 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Bugün dünya altın üretimi 125 bin ton... Bu miktarla, kenar uzunluğu 1,8 km'yi bulan bir altın küp yapılabilir. Güney Afrika altın üretiminde başı çekiyor. Bugüne kadar en büyük altın külçesi Avustralya'nın Victoria eyaletinde çıkarıldı. "Welcome Stranger" adı konulan bu külçenin ağırlığı 78 kg. idi ve yüzde 91 saf altından oluşuyordu. Getiri açısından altın çok da kârlı değil. 10 yıl önce yapılan 1.500 dolarlık yatırımın getirisi sadece 860 dolar civarında...
Altını saflaştırmak... Mısırlılar, bundan tam 3.000 yıl önce altını saflaştırmayı ve işlemeyi biliyorlardı. Aradan geçen onca zamana ve gelişen tekniklere karşın, bu alandaki temel işlemlerde çok büyük değişiklikler olmadı. İşte altını saflaştırmanın bu geçmişten gelen 4 ana yöntemi... Cilalama (parlatma) : Madenden çıkarılan materyal, özel bir kap içinde, tazyikli su ile yıkanıyor. Diğer minerallerden ve topraktan oluşan kirlilik suyla birlikte akıp gidiyor. Geriye saf altın kalıyor. Siyanürleme: Madenden çıkarılan mineral, siyanür alkalin ile karıştırılıyor. Ortaya karmaşık bir madde çıkıyor. Daha sonra birtakım özel tekniklerle bu karışımdan altın çekilip alınıyor. Karışım yöntemi: Madenden çıkarılan mineral ince ince parçalanıyor ve daha sonra cıva ile karıştırılıyor. Daha sonra bu karışım, ikinci bir işlem olarak damıtılıyor ve altın elde ediliyor. Arıtma yöntemi: Madenden çıkarılan mineral, ya sülfürik asit ya nitrik asit ya da klor ile arıtılıyor ve ayrışmanın sonunda altın elde ediliyor.
Altın 1 ile 24 ayar arasında farklı ayarlarda olabilir. Ülkezimde satılan altın ürünlerde 22 ayar, 18 ayar ve çoğunlukla 14 ayar kullanılmaktadır. 18 ayar ürünlerse genelde pırlantalı ürünlerde kullanılmaktadır. 8-9-10 ayar altın ürünlerde vardır. Ancak bunlar çoğunlukla yabancı ülkelerde üretilmektedirler. Henüz işlenmemiş durumda ki altına has altın denilir. Has altın 24 ayardır. 24 ayar altın günümüzde gram altın şeklinde paketlerde satılmaktadır. Altın alırken ayarından çok, altın aldığınız firmayı özenle seçmelisiniz. Altın hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler, yatırım altınları hakkında bölümümüzü okuyabilirler.

Altın Fiyatları Ne Kadar Artıyor

 Aşağıda ki resimde bulunan tablomuz, altının 1995 yılından itibaren 2008 yılına kadar, yıl yıl ne kadar artış gösterdiğini gözler önüne koymaktadır. Mesela grafikte bulunan altının 1999 yılından 2009 yılı arasındaki hareketlerini inceleyelim. Tablo göstermektedir ki altının 10 yıllık süre içerisinde ki getirisi yüzdelerle ölçülemeyecek kadar büyüktür.  Bundan 10 yıl önce altın alanlar bugün refah içerisinde ve çocuklarının geleceklerini garantilemiş durumdadırlar diyebiliriz.